TBMM Yapay Zeka Araştırma Komisyonu Kurulmasına İlişkin Meclis Tutanakları

5 Ekim 2024 tarihli ve 32683 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye Büyük Millet Meclisi kararı ile bir Yapay Zeka Araştırma Komisyonu kurulmasına karar verilmiştir:

Yapay Zekânın Kazanımlarına Yönelik Atılacak Adımların Belirlenmesi, Bu Alanda Hukuki Altyapının Oluşturulması ve Yapay Zekâ Kullanımının Barındırdığı Risklerin Önlenmesine İlişkin Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclîs araştırması açılmasına, bu araştırmayı yapacak Komisyonun 22 üyeden kurulmasına, Komisyonun çalışma süresinin Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip seçimi tarihinden başlamak üzere 3 ay olmasına ve gerektiğinde Ankara dışında da çalışmasına, Genel Kurulun 02.10.2024 tarihli 2’nci Birleşiminde karar verilmiştir.

TBMM Yapay Zeka Araştırma Komisyonu’nun kuruluşuna dair görüşmeler, 2 Ekim 2024 Çarşamba günlü TBMM Genel Kurulu’nda yapılmıştır. Yapay Zeka ile ilgili gelişmelerin son yıllarda büyük bir ivme kazandığı, dünya güçleri arasında stratejik bir rekabet unsuru haline geldiği, bu alandaki teknolojik ilerlemelerin tüm insanlık için fırsatlar ve riskler taşıdığı dikkate alındığında, TBMM üyesi milletvekillerinin bu konuya bakış açılarını anlamanın değer taşıdığı kanaatindeyiz. Bu nedenle, ilgililer tarafından kolay bir şekilde erişilebilmesi ve okunabilmesi amacıyla bu görüşme tutanaklarına aşağıda yer veriyoruz.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

2’nci Birleşim

2 Ekim 2024 Çarşamba

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

X.- MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) Ön Görüşmeler (Devam)

1.- Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo ve 20 Milletvekili Yapay zekanın ortaya çıkardığı riskleri tespit etmek, dijital kamusal alanda bireylerin dijital haklarını tanımlamak ve gerekli yasal altyapıyı oluşturmak amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/235) (Devam)

2.- İstanbul Milletvekili Yunus Emre ve 20 Milletvekili Yapay zeka başta olmak üzere teknolojik gelişmelerin izlenerek istihdama olumlu katkı sağlayacak önerilerin geliştirilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/837) (Devam)

3.- Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez ve 96 Milletvekili Yapay zekanın kazanımlarına yönelik atılacak adımların ve yasal altyapının belirlenmesi, yapay zekanın toplumsal alanda ortaya çıkarabileceği risklerin tespit edilerek gerekli tedbirlerin alınabilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1601) (Devam)

4.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile Nevşehir Milletvekili Filiz Kılıç’ın, Yapay zekanın kazanımlarına yönelik atılacak adımların ve yasal altyapının belirlenmesi, yapay zekanın toplumsal alanda ortaya çıkarabileceği risklerin tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınabilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1602) (Devam)

5.- Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’in, Yapay zeka alanındaki hedeflerin belirlenmesi, yasal altyapının oluşturulması ve yapay zeka projelerinin hızlanmasını sağlayacak çalışmaların yapılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1800) (Devam)

6.- İYİ Parti Grubu adına Grup Başkan Vekili Mehmet Satuk Buğra Kavuncu’nun, Yapay zeka teknolojileri alanında atılması gereken stratejik adımların belirlenerek etkili ve güvenli kullanımın sağlanabilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1801) (Devam)

BAŞKAN – Peki, şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ilk söz, Bursa Milletvekili Hasan Öztürk’e ait.

Sayın Öztürk, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HASAN ÖZTÜRK (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve aziz milletimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yeni yasama yılının… Az önce milletvekilimiz söyledi, birbirinden değerli muhalefet grubundaki milletvekillerinin ve danışmanların 2 binin üzerinde hazırladığı ama hiçbirinin -ortak akıl, ortak payda, hoşgörüyle uzlaşmamış bir şekilde- kabul edilmediği ve sıfır olduğu bir yasama yılını geçirdik. Ben bu yasama yılının, en azından bu rakamın sıfır olmadığı bir yıl olması temennisiyle tüm milletvekili arkadaşlarımıza hayırlı ve başarılı bir dönem olmasını diliyorum.

Yapay zekâyla ilgili araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz aldım. Türkiye’nin yüksek teknolojiyi kullanan değil sadece, yüksek teknolojiyi üreten bir ülke olmasını sağlayacak vizyon, cumhuriyetimizin 2’nci yüzyılı için tasarlanan kalkınma amaçlı tüm stratejilerin ve hedeflerin merkezinde olmalıdır. Türkiye, bütüncül bir teknoloji üretim merkezi hâline gelmeli; kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplumla birlikte uçtan uca tek bir teknoloji geliştirme merkezi gibi çalışmalı; yenilikçilik, araştırma ve geliştirme kültürü kalıcı hâle gelmelidir. Bizim hedefimiz ve vizyonumuz budur.

Dünyada insanoğlunun bilgiyi analog bilgiden dijital bilgiye dönüştürmesiyle birlikte yani ilk transistörün 1947’de keşfiyle başladığı kabul edilen, genel olarak “bilgi çağı” olarak adlandırdığımız çağın içerisindeyiz. Bugüne baktığımızda da bu çağın içerisinde baş döndüren bir hızla ilerliyoruz. Şöyle: Bu kısa bilgi çağını geriye dönük sararak değişimine ve bizde yarattıklarına bir bakalım. 1970’li yıllarda neredeyse hiçbirimizin evinde dijital bir ürün yokken, ilk kişisel bilgisayarlar, Commodore 64, atari, jetonlu oyunlar ve oyun makineleri, 1989 ve 2005 yılları arasındaysa internetin keşfi, “world wide web”in icadı ve internetin, dijital iletişimin, dijital yayınların, dijital ulusal yayınların keşfi ve yaygınlaşması; 2000’li yıllarla cep telefonuyla tanışmamız, mobil iletişim, öncelikle ses iletişimi, veri iletişiminin keşfi ve 2005-2020’ye geldiğimizde ise sosyal medya, yüksek hızlı mobil iletişim, nesnelerin interneti ve dolayısıyla on-line bir dünyadayız. Özellikle arama motorlarının, veri depolamanın, e-ticaretin, sosyal medyanın ve bunları yaygınlaştıran firmaların etkin kullanımı, yüksek dijitalleşme ve büyük verilerin oluşması ve oluşmaya devam etmesiyle bütün bunların sonucu olarak, bunun son noktası, bugünlerde, 2020’li yıllarla birlikte dünya -yani bugün de bizlerle birlikte, hepimizin Mecliste konuştuğu- yapay zekâyı konuşur oldu.

Peki, yapay zekâ nedir? Kendi kendine evrilen birkaç zekâ türünü gerçekleyen, anlayan, öğrenen, problem çözen, sistemleri, yazılım ve donanımları geliştiren bilim dalı olarak ya da teknoloji dalı olarak kısaca tanımlayabiliriz. Yapay zekâya yatırım yapmayan ülkelerin ayakta kalmasının mümkün olmadığını bugün burada tarihe not düşmemiz lazım. 2023 yılında Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Avrupa Birliğinin bu konuda yaklaşık 400 milyar dolar, 500 milyar dolar civarında bir yatırım yaptığı tahmin ediliyor. Ülkemizin bu konudaki yatırım miktarı nedir tam olarak bilmiyorum ama 2025 yılının bu konuda önemli bir yıl olduğunu ve olması gerekliliğini düşünüyorum. Yapay zekânın tabii ki ana kaynağı büyük veridir, büyük verinin “big data”nın oluşumunda kamu en önemli rolü üstlenmekte ve başında gelmektedir. Bu komisyonun en önemsemesi gereken konuların başında da büyük veri ve bilgi güvenliği, yapay zekâ geliştiricileri tarafından kullanılacak genel verinin tanımlanması ve oluşturulması için yasal düzenlemeleri de oluşturmamız gerekecektir.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü’ne uyum çalışmaları hızlandırılmalı, veri paylaşımını ilgilendiren mevzuat kesinlikle önceliklendirilmelidir. Bu kapsamda Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun çerçevesi, dijital iş modelleri ve yeni teknolojiler gözetilerek gözden geçirilmeli, güncel Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü ve ilgili diğer regülasyonlarla uyumlu hâle getirilmelidir. Veri paylaşımıyla ilgili mevzuatlar ve bu mevzuatların teknolojik ve küresel gelişimlerle birlikte güncel tutulması da ilgili kamu kurumlarının temel öncelikleri olmalıdır. Küresel dinamiklerle uyumlu olmayan uygulamalar, özellikle yüksek teknoloji alanlarında yeni iş ve kullanım modellerinin oluşturulmasına engel olmaktadır. Yapay zekânın olmazsa olmazı da -az önce ifade ettiğim gibi- bilgi güvenliğidir. Bilgi güvenliği konusunda ne durumda olduğumuzu bir kez daha hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Gerçekten de özellikle e-devlet sistemimizdeki bilgi sızmaları, geçtiğimiz hafta bir özel bankanın müşterilerinin, adlarına yüklü miktarda kredilerin çekildiğini ve bu kredilerin farklı hesaplara aktarıldığını söyleyerek yardım istemeleri ki ben de bunu Meclis gündemine taşıdım, mağdurların verilerine nasıl ulaşıldığını ancak bu konuda nasıl bir çözüm önerileri olduğuyla ilgili herhangi bir cevap alamadım. Grup Başkan Vekilimiz, geçmiş zamanlarda, Ali Mahir Başarır da milyonlarca yurttaşımızın özel verilerinin illegal internet sitelerinde erişilebilir olduğunu ifade etmişti. Hani özetlemek istediğim konu, bu komisyonumuzun önemsenmesi gereken en önemli konulardan biri de bu veri güvenliğiyle ilgili ortaya çıkan zafiyetleri ortadan kaldıracak önlemler olmak zorundadır, yoksa yapay zekâyı kolayca hayatımıza adapte edemeyiz ve yapay zekâdan tam anlamıyla verim almayı hayal edemeyiz. Bu komisyonumuzda yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi, piyasaya sürülmesi, hizmete sunulması ve kullanılması için bir yasal çerçeve belirleyerek sektörün işleyişini iyileştirmek, insan odaklı ve güvenilir yapay zekânın benimsenmesini teşvik etmek; demokrasi, hukukun üstünlüğü ve çevreye duyarlı anayasal, sağlık, güvenlik ve temel hakların yüksek düzeyde korunmasını sağlamak, yapay zekâ sistemlerinin zararlı etkilerinden koruyarak yapay zekâyı geliştirecek ortamları Türkiye olarak da hazırlamak zorundayız. Ülkemiz yapay zekâyla ilgili araştırma komisyonunu bir üst başlık gibi görmeli çünkü yapay zekâ tüm teknolojik gelişmelerin en nihai sonucudur. Ülkemizin bilgi teknolojileri alanında kalkınma sağlamak için sektörün geleceğini oluşturan bulut bilişim, yapay zekâ, nesnelerin interneti, sanal gerçeklik “metaverse” ve blok zincir mercek altına alınmalı, bu alanlarda gelişim ve düşük maliyetli çözüm üretilebilir hâle getirilmesi için gerekli altyapıların hazırlanması gerekiyor. Her şeyden önce bunların olabilmesi için de tabii ki telekomünikasyon alanındaki 5G ve fiber internet altyapılarını güçlü kılmak zorundayız ve bunları gerçekleştirmek durumundayız. Ancak itiraf etmeliyiz ki bu konuda da oldukça gerideyiz, hâlâ Türkiye’de 5G kullanımı yok, sadece İstanbul Havalimanı’nda var ve son açıklamalara göre de mobil ve karasal internet indirme hızında da Avrupa ülkeleri içinde sonuncuyuz. Dolayısıyla altyapıya da yatırım yapmak zorundayız. Bugün dünya ekonomisi içerisinde dijital ekonominin büyüklüğüne baktığımızda Dünya Ekonomik Forumu’na göre önümüzdeki on yıl içinde ekonomide yaratılan katma değerli üretimin yüzde 70’inin dijital platformlara dayalı iş modellerinden oluşacağı beklenmektedir. Bugün dijital ekonominin büyüklüğü Çin Bilgi ve İletişim Teknolojileri Akademisi tarafından 38 trilyon dolar olarak tahmin edilmekte ve Türkiye bu ekonominin binde 1’ini almaktadır. Dijital ekonomide Avrupa Birliği, Çin ve Amerika ilk 3’teyken Japonya, Güney Kore, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan gibi ülkeler bu konuda etkili vizyonlar ve stratejiler ortaya koymakta. Biz ise genel ekonomi olarak dünya ekonomisinde yüzde 1’lik bir paya sahipken dijital ekonomide binde 1’lik payla bu konuya ne kadar önem verdiğimizi ve bu konuda ne kadar çalıştığımızı görüyoruz. G20 ülkeleri arasında da sonuncu sırada yer almaktayız.

Özellikle, 2022 yılında ChatGPT’nin ortaya çıkmasıyla birlikte insanların beş günde 1 milyon indirme yapmasıyla yapay zekâya ne kadar ilgili olduklarını fakat bu ilgiyle birlikte de yapay zekânın fırsatlarının yanında riskleri hakkında da hepimiz konuşmaya başladık. Ben bununla ilgili bir öngörüyü sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. 2030 yılında ChatGPT gibi yapay zekâ modellerinden dünya mesleklerinin yüzde 19’u etkilenecek ve bu mesleklerin yüzde 50’si kaybolacak ya da insanlar tarafından yapılmayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Öztürk, lütfen tamamlayın.

HASAN ÖZTÜRK (Devamla) – 8 milyar insanın yaşadığı dünyada 2025 yılında 27 milyar cihazın on-line olması bekleniyor. 2060 yılında yapay zekânın bir insanın beynine yaklaşması, 2100 yılındaysa süper zekâya dönüşen, binlerce insanın beyin gücüne ulaşmasını öngören araştırmalar var. Dolayısıyla dijital dönüşümün ve yapay zekânın gelişimiyle hep birlikte evrileceğiz, buna hazırlıklı olmak zorundayız, öncülük edebilmek için yatırım yapmak zorundayız. Bu komisyonun oluşmasını Cumhuriyet Halk Partisi olarak önemsiyoruz. “Dijital dünya” “dijital dönüşüm” veya “yapay zekâ” adına ne dersek diyelim, bu tür komisyonların kalıcı komisyon olmasını da önemsediğimizi ifade ederek hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ikinci söz, İzmir Milletvekili Ednan Arslan’a ait.

Sayın Arslan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA EDNAN ARSLAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Öncelikle bu yasama yılının ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Yapay zekâyla ilgili araştırma komisyonunun kurulmasına ilişkin önerge üzerine partimiz adına söz almış bulunmaktayım. Dünyada teknolojik olarak önemli gelişmelerin olduğu, teknoloji üretimi ile gelişmişlik seviyesinin paralel olduğu bir gerçek iken yüksek teknoloji üretimi yani pahada ağır, yükte hafif ürün üretip satan ülkelerin kişi başına düşen gelirlerinin ne kadar yüksek olduğu düşünüldüğünde, ülke olarak teknolojik yatırımlara ve AR-GE’ye daha fazla kaynak ayırmamız gün gibi ortada durmaktadır. Yapay zekâ, günümüzde bilim, sanayi, tarım, ekonomi, ticaret, savunma gibi pek çok alanda kullanılmaktadır. Öte yandan, yapay zekâ, toplumların her bireyi tarafından da kullanılabilen ve çeşitli görevleri çeşitli amaçlar için otomasyon içerisinde yerine getirebilen bir teknolojiye dönüşmüş durumdadır. Ülkeler yapay zekâdan faydalanabilmek için daha önce bu alanda uzmanlaşmış bilim insanlarının tasarladıkları cihaz veya yazılımları kullanmak zorundaydılar. Bugün ise bilgisayar teknolojisinin işlem gücü, hızı ve ulaşılabilirlik gibi pek çok açıdan geliştiği günümüzde yapay zekâ, insanların gündelik sıradan görevlerinden kompleks süreçler gerektiren görevlere kadar geniş bir yelpazede kullanılmaktadır.

Ülkemiz için gelişmekte olan yapay zekâ teknolojilerinden geri kalmamak bulunduğumuz çağda bir zorunluluktur. Bu yönüyle, öncelikle, yüce Meclisimizin çatısı altında yapay zekâ teknolojisinin faydalarının ve zararlarının tartışılacağı bir komisyon kurulmasını oldukça değerli bulduğumuzu ifade etmek isterim. Yalnız bu komisyonun eşit temsil şeklinde teşekkül etmesinin daha faydalı sonuçlar doğuracağını da özellikle belirtmek isterim.

Yapay zekâ geniş bir kavram ancak yapay zekâ türlerini birkaç başlıkta toplamak da mümkündür. Birincisi, uzman sistemler; belirli bir konuda insan uzmanlığını taklit etmeye çalışan bir yapay zekâ türüdür. Bir teknik servis görevlisi, bir resepsiyon görevlisi, bir ekonomisti taklit etmek gibi her şey uzman sistemlerin konusu olabilir.

Bir diğeri, makine öğrenimi; makine öğrenimi, bir yapay zekânın, bir yazılımın veya bir robotun kendi başına öğrenme yeteneğini ifade eder.

Bir diğer başlık ise sinirsel ağlar; sinir ağları, nöronların davranışını yani beyindeki bilgi ileten ve işleyen sinir hücrelerinin davranışını kopyalamaya çalışır. Robot kontrolü, metin, görüntü tanıma, doğal dil işleme gibi alanlarda kullanılır.

Son olarak da derin öğrenme; derin öğrenme, büyük verileri işlemek amacıyla kullanılan bir makine öğrenimi türüdür. Derin öğrenme, yapay sinir ağları kullanılarak farklı katmanlardaki verileri işler.

Günümüzde yapay zekâ özellikle akıllı telefonlarda, tabletlerde, bilgisayarlarda ve entegre elektronik sistemlere sahip birçok cihazda bulunduğu gibi, güneşin gökyüzündeki hareketlerini takip ederek güneş panellerini konumlandıran enerji santrallerinde, topraktaki nem ve mineral miktarına göre tarımsal ürünlerin sulama yönetiminde, önceden belirlenmiş güzergâhlarda işleyen insansız iş makinalarında ve araçlarda da kullanılmaktadır. Yapay zekâ, ev otomasyonu, aydınlatma, iklimlendirme sistemleri, otonom araçlar, akıllı telefon asistanları, görüntü tanıma yazılımları, güvenlik sağlayıcı ve dolandırıcılığı önleyici yazılımlar, e-ticaret aracılığı araçları gibi artık hayatımızın her alanında kullandığımız bir teknolojidir.

Dünyada bu teknolojiye yatırım yapan ülkelerin ekonomilerine büyük katkılar sağladıkları, bilimsel araştırmalarda ve diğer teknolojik gelişmelerde önde oldukları bir gerçektir. Amerika Birleşik Devletleri yapay zekâ araştırma ve uygulamaları konusunda dünyada lider konumundadır. Google, Amazon, Microsoft, Apple, Tesla yapay zekâ alanında önemli yenilikler üretmektedir. Amerika Birleşik Devletleri Hükûmeti savunma, sağlık, ulaşım ve eğitim gibi sektörlerde yapay zekâ kullanımını teşvik eden politikalar izlemektedir. Avrupa Birliği yapay zekânın etik kullanımı ve insan hakları boyutuna odaklanarak bu alanda küresel standartlar belirlemeye çalışmaktadır. Almanya yapay zekâyı özellikle Endüstri 4.0 ve akıllı üretim sistemlerinde kullanırken İngiltere sağlık sektöründe yapay zekâ kullanımında öncüdür. Güney Kore ve Japonya yapay zekâyı özellikle robotik otonom sistemler ve elektronik cihazlar gibi alanlarda ileri seviyede kullanmaktadır. Çin devlet destekli projeler, geniş veri kaynaklarına erişim ve teknoloji devleri Baidu, Alibaba, Tencent aracılığıyla yapay zekâ uygulamalarında hızla ilerlemektedir. Özellikle yüz tanıma teknolojileri, büyük veri analitiği ve otonom araçlar konusunda büyük adımlar atmaktadır.

Peki, biz ne yapıyoruz? “Bu işlere birileri zaman harcıyor mu?” diye sorduğumuzda aslında çok da fazla zaman harcamıyoruz çünkü ülkemizin bütçesindeki AR-GE harcamalarına baktığımızda, şirketlerin AR-GE harcamalarına baktığımızda maalesef geride kaldığımızı söyleyebiliriz ama bizi mutlu eden gelişmeler de yok mudur? Vardır. Mesela Huaweı, bir Türk bilim insanının, Bilkent Üniversitesindeki Profesör Doktor Erdal Arıkan’ın bir makalesinden polar kodlamayı alıp onu rehber edinerek bir yatırım yaptı ve milyarlarca dolar gelir elde etti. Ben buradan bilim adamımız Sayın Arıkan’a -5G teknolojisini, bakın, biz hâlâ ülkemizde 4G’yi kullanıyoruz- dünyada Çin tarafından, Huaweı tarafından geliştirilmesine zemin hazırlayan polar kodlamayı bulduğu için huzurunuzda teşekkür ediyorum. Teknolojiyi yerli ve millî olarak geliştirebilmemiz için 81 ilde, hemen hemen her ilçede fakülte açmaya, üniversite kurmaya gerek yok. Üniversitelerimizi liyakatli kadrolarla güçlendirmemiz, eğitimin, araştırmanın ve fikir özgürlüğünün önünü açmamız gerekmektedir.

Yapay zekâ, çağımızın bir gerçekliği ve zorunluluğu ancak beraberinde getirdiği riskler ve sorunlar da maalesef vardır. Bunların başında etik ve güvenlik sorunları geliyor. Yapay zekâ algoritmalarının üzerinde çalıştığı büyük verilerin güvenli bir şekilde işlenmesi ve kişisel verilerin korunması gerekmektedir. Özellikle Avrupa Birliği, Genel Veri Koruma Tüzüğü gibi düzenlemelerle bu konuda önlemler almaya başlamıştır.

Ayrıca, yapay zekâ teknolojilerinin gelişimi bazı sektörlerde otomasyonun artmasına yol açarak iş kayıplarına sebep olacaktır. Otomasyonun yaygınlaştığı alanlarda çalışan vatandaşlarımız için alternatifler oluşturmamız ve eğitim almalarını sağlayarak yeni alanlarda çalışabilmelerini sağlamamız gerekir. Otonom silah sistemlerinin yapay zekâ tarafından kontrol edilmesi uluslararası arenada etik ve güvenlik açısından tartışmalara neden olmuştur. Bu tür sistemlerin yanlış ellerde tehlikeli sonuçlara yol açabileceği tartışılmaktadır. Verileri analiz etme ve görevleri otomatikleştirme konusundaki geniş kabiliyetiyle yapay zekâ, demokratik uygulamalar ve süreçleri desteklemede kullanılabileceği gibi ön yargılı algoritmalar yoluyla ayrımcılığı ve mevcut eşitsizlikleri de sürdüren uygulamalarda kullanılabilir. Ayrımcı ve zararlı içeriklere öncelik vererek ve bunları savunmasız gruplara yayarak nefret söyleminin yayılmasını kolaylaştırabilir. Bu zorlukların ele alınması gerekmektedir. Yapay zekâ sistemlerinin insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle tamamen uyumlu bir şekilde geliştirilmesi gerekmektedir. Yapay zekânın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasında etik hususlara, şeffaflığa ve hesap verebilirliğe öncelik veren bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Yapay zekâ sistemlerinin yaşam döngüsü içerisindeki faaliyetlerini düzenleyen, ortak genel ilke ve kılavuzların belirlenmesini amaçlayan uluslararası çalışmalar bu noktada önemlidir. Bu bağlamda, ülkemizin Avrupa Konseyi Yapay Zekâ, İnsan Hakları, Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü Çerçeve Sözleşmesi’ne katılması ve katkı sağlaması gerektiğini düşünmekteyim. Partimiz bu komisyonun kurulmasını destekliyor; dediğim gibi, eşit temsil oranında teşekkül etmesinin çok daha faydalı sonuçlar doğuracağını düşünüyor.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Arslan, teşekkür ediyorum.

Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına ilk söz, Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez’e ait.

Sayın Dönmez, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA FATİH DÖNMEZ (Eskişehir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yapay zekâ araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili olarak AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Yapay zekâ, son birkaç yıldır özellikle yoğun olarak gündemimize gelen, biraz da bilimin popülerleşmesi bağlamında sıkça rastladığımız, artık çocuklarımıza kadar, öğrencilerimize kadar yoğun bir şekilde ilgi alanına girmiş alanlardan biri. Biz de geçtiğimiz yıl bir grup milletvekili arkadaşımızla kendi aramızda bunu değerlendirdik ve hakikaten, Meclisimizde böyle bir araştırma komisyonu kurulmasının ve enine boyuna bu hususların değerlendirilmesinin faydalı olacağını düşündük, grup yönetimimize de arz ettik, sağ olsun, onlar da destek verdiler. Aslında geçtiğimiz yasama yılında önergemizi vermiştik ama yoğunluktan dolayı ancak bu yeni yasama yılına kaldı. Bir yerde hayır var aslında Üçüncü Yasama Yılında ilk gündem maddelerimizden biri olarak pozitif bir gündemle bir araya gelmiş olduk.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, tabii, yapay zekânın geldiği nokta açısından aslında bugün burada bu konuşmayı hazırlarken çok fazla kaynaktan da yararlandık ama asıl orijinal kaynak yapay zekâ programlarının kendisi ve o kapsamda, yapay zekâ programlarından birine “Mecliste bir araştırma komisyonu kurulacak, bu konuda bir konuşma metni hazırlar mısınız?” diye sorduk, kelime sayısını da verdik ve bir konuşma metni de hazırladı. Teknolojinin geldiği noktayı göstermesi açısından da ilginç, müsaadenizle, önce ilk bölümde onu okumak istiyor ve sonra da kendi değerlendirmelerimi yapmak istiyorum.

“Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; -yazı aynen bu şekilde başlıyor- bugün burada ülkemizin geleceği açısından son derece stratejik bir konuda önemli bir adım atmak üzere bulunuyoruz. Gündemimiz, yapay zekâ teknolojileri ve bu teknolojilerin ülkemiz için taşıdığı büyük potansiyeli anlamak ve yönetmek amacıyla bir araştırma komisyonu kurulması teklifidir. Bu öneriyi sizlerle paylaşırken yapay zekâ programlarının tüm dünyada hızla geliştiği ve toplumsal, ekonomik hatta ulusal güvenlik boyutlarında dönüşümler yarattığı bir dönemde olduğumuzu vurgulamak isterim.

Yapay zekâ neden bu kadar önemli? Yapay zekâ yalnızca teknik bir yenilik değil insanın yaşamını derinden etkileyen çok boyutlu bir devrimdir. Sağlık, tarım, eğitim, güvenlik ve sanayi gibi hayati sektörlerde köklü değişimlere yol açacak kadar geniş kapsamlıdır. Örneğin, sağlık alanında yapay zekânın teşhis ve tedavi süreçlerini iyileştirerek insan ömrünü uzatma potansiyelini hepimiz bugünlerde duyuyoruz. Eğitimde ise kişiselleştirilmiş öğrenme programları sayesinde her bir öğrencinin bireysel ihtiyaçlarına cevap verebilmek mümkün hâle geliyor. Ekonomik anlamda yapay zekânın üretkenliği artıracağı, verimliliği yükselteceği ve rekabet gücümüzü pekiştireceği açıktır. McKinsey gibi araştırma kuruluşlarının raporlarına göre, yapay zekâ teknolojilerinin küresel ekonomiye trilyonlarca dolar katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Bu teknolojinin istihdam yaratma noktasında da kritik önemi vardır. Ancak doğru bir şekilde yönetilmediğinde mevcut iş gücünde kayıplar yaşanabileceğini de unutmamalıyız. Bu dengeyi sağlamak ve ülkemizin bu dönüşümde geri kalmamasını sağlamak bizim sorumluluğumuzdadır.

Yapay zekâyla ilgili riskler ve fırsatlar… Her yenilik gibi yapay zekâ büyük fırsatlar sunduğu kadar bazı riskleri de barındırmaktadır. Verinin mahremiyeti, güvenlik, etik sorumluluklar gibi konular bu teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte daha fazla tartışılmaktadır. Yapay zekânın yanlış kullanımının birey haklarına zarar verebileceği, toplumda eşitsizlikleri artırabileceği ve hatta devletlerin güvenliği açısından tehditler yaratabileceği unutulmamalıdır. Uluslararası düzeyde de büyük bir yarış söz konusudur. Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Avrupa Birliği gibi dünya devleri yapay zekâda liderliği ele geçirmek için devasa yatırımlar yapmakta ve bu konuda ciddi stratejiler geliştirmektedir. Eğer biz de bu yarışta yerimizi almak istiyorsak hem kamu hem de özel sektörde yapay zekâya dair altyapı, insan kaynağı ve mevzuat hazırlıklarını hızla tamamlamalıyız. Ayrıca bu süreçte uluslararası iş birliklerini güçlendirmemiz gerektiği de aşikârdır. Ülkemiz stratejik bir coğrafyada bulunuyor ve bu avantajı dijital dünyada da kullanarak bölgesel bir teknoloji merkezi hâline gelebilir.

Komisyonun görev ve hedefleri… Bu komisyonun kurulması ülkemizin yapay zekâ teknolojilerinde uluslararası rekabete katılabilmesi için büyük bir adım olacaktır. Komisyonun ana görevleri arasında mevcut yapay zekâ politikalarının incelenmesi, diğer ülkelerdeki başarılı örneklerin analiz edilmesi ve Türkiye’de bu alanda yapılması gereken yatırımların tespit edilmesi olacaktır. Aynı zamanda etik ve hukuki çerçevede nasıl bir düzenlemeye ihtiyaç duyduğumuzu da net bir şekilde ortaya koymamız gerekiyor. Bu komisyon, yalnızca teknolojik gelişmeleri takip etmekle kalmayacak aynı zamanda yapay zekânın toplumsal etkilerini, ekonomi üzerindeki yansımalarını ve güvenlik alanındaki potansiyel risklerini de mercek altına alacaktır. Eğitim alanında genç nesillerin bu dönüşüme uyum sağlaması ve doğru bir eğitim politikası oluşturulması için gereken adımları belirlemek de komisyonun hedefleri arasında olacaktır.

Sonuç olarak sayın milletvekilleri, yapay zekâ alanında atacağımız her adım ülkemizin geleceğini şekillendirecek stratejik bir hamledir. Bu teknolojinin fırsatlarını en iyi şekilde değerlendirmek ve risklerine karşı hazırlıklı olmak zorundayız. Eğer şimdi harekete geçmezsek küresel yarışta geri kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz. Bu sebeple, yapay zekâ programlarının araştırılması ve bu alanda ülkemizin en iyi nasıl konumlanacağına dair somut adımlar atılması için bir araştırma komisyonu kurulmasını elzem buluyorum. Bu teklifin, ülkemizin teknolojik geleceği adına önemli bir başlangıç olacağına inanıyor ve desteğinizi bekliyorum.”

Evet, buraya kadar, biraz da yönlendirerek belki, yapay zekâ programının bir araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili cevabı. Baktığınızda aslında, efrâdını câmi ağyârını mâni yani içine alması gerekenleri almış, dışında tutması gerekenleri tutmuş bir cevapla karşı karşıyayız. Aslında teknolojinin geldiği noktayı böylece gözlemlemiş oluyoruz. Bu teknoloji -biraz önce tabii hatiplerimiz de ifade etti- çok yeni değil, eskilere kadar gidiyor; 1950’lerde temeli atılmış. Ünlü matematikçi Alan Turing ilk önce makinaların düşünüp düşünemeyeceği hakkında 1950’lerde bir makale kaleme almış ve Turing demiş ki: “Elli yıl içerisinde makinalar düşünmeye başlayabilir.” Hakikaten dediği çıktı, 2000’li yıllara doğru özellikle dil modellerinin ve yapay genel zekâ kavramlarının gelişmesiyle bu yükselişini hep birlikte görmüş olduk. Günümüzde 2020’yle başlayan dönemde ise gene yapay genel zekânın eşiğindeyiz. Asıl rekabeti artıracak alan ise genel yapay zekâ programlarının çok spesifik, özel alanlarda eğitilmesi; eğitimde, sağlıkta, tarımda, güvenlikte, bu alanlarda rakiplere göre fark yaratabilecek kabiliyetleri ve kapasiteleri söz konusu olacak. Bunları on beş-yirmi yıl önce konuşsaydık herhâlde bilim kurgu filmini izliyor olacaktık, kendimizi o senaryonun içerisinde hissediyor olacaktık ama bugün artık bunlar gerçek olmaya başladı. O açıdan bugünden konuyu etraflıca masaya yatırmanın son derece çok önemli olduğuna inanıyorum.

Partimizde de bu düşünce anlayışıyla, dijital ekonomiyle birlikte, bilişimle birlikte 2021 yılında bir yapılanmada değişikliğe gittik, Bilgi ve İletişim Başkanlığı kurduk. Partimizde bilişim, teknoloji ve yapay zekâ konularına eğilen bir Komisyonumuz söz konusu. Ülkemizde de yasal ve politik stratejileri belirlemek için adımlar atılıyor. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın başkanlığında bir kurul oluşturuldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından, Hazine ve Maliye Bakanlığından, Dijital Dönüşüm Ofisinden arkadaşların katılımıyla bu alanda hangi fırsatlar var, bizi hangi riskler bekliyor, değerlendirme yapmak üzere bir kurul oluşturuldu. Elbette bizden önceki hatiplerin konuşmalarında değindiği gibi getirdiği fırsatlar kadar risklerin de doğru değerlendirilmesi kanaatindeyim. Diğer ülkelerde buna ilişkin düzenlemeler de çıkmaya başladı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Dönmez, lütfen tamamlayın.

FATİH DÖNMEZ (Devamla) – Toparlayacağım.

Amerika Birleşik Devletleri “bekle gör” politikası izliyor her zaman olduğu gibi, sadece teknoloji geliştiricileri belli taahhütler altına almaya çalışıyorlar. Avrupa Birliği ilk defa teknolojik bir alanda proaktif davranmayı tercih etti ve bu yıl içerisinde, temmuz ayında bir düzenleme geçirdi ve üye ülkelerden de parlamentolarında bu düzenlemeleri, buna paralel düzenlemeleri hayata geçirmelerini talep etti.

Değerli arkadaşlar, yapay zekâ araştırma komisyonu kurulduğu takdirde Dijital Türkiye vizyonu ve millî teknoloji hamlesi hedeflerimize büyük bir katkı sağlayacağına inanıyorum. Bu tabloda, komisyonumuzla birlikte yapay zekâ sistemlerinin ortak değerlerimize uygun olarak geliştirilmesi ve işletilmesi en büyük öncelik ve sorumluluğumuz olacaktır. Şimdiden bu teklifimize destek veren tüm siyasi parti gruplarına teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FATİH DÖNMEZ (Devamla) – Öyle tahmin ediyorum, grup yönetimlerinin işi zor olacak çünkü son derece gündemimizde olan bir konu ve sürece katkı sağlayacak arkadaşlarla çalışmalarımızı tamamlayıp inşallah Genel Kurulumuza da raporumuzu arz etmiş olacağız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dönmez.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına ikinci söz, İstanbul Milletvekili Büşra Paker’e ait.

Sayın Paker, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA BÜŞRA PAKER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yeni yasama yılımızın tekrar hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Yapay zekâ etiği, güvenliği, istihdam üzerindeki etkileri ve eşitsizlik gibi konuları ele almak için sunulan araştırma komisyonu kurulması teklifi üzerine AK PARTİ grubu adına söz almış bulunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz üzere içinde bulunduğumuz enformasyon çağı pek çok teknolojik gelişmeye tanıklık ettiğimiz bir dönemi ifade etmektedir. Uzun yıllardır önemli gelişmelere şahit olan insanoğlu son yıllarda teknolojinin etkilerini daha derinden hissetmektedir. Baş döndürücü bir hızla ilerleyen dijital dünyada bugün konuşulan temel konuların başında ise yapay zekâ gelmektedir.

İnsanlığa bambaşka bir ufuk açan yapay zekâ görünenin çok daha ötesinde yeniliklerle karşımıza çıkmaktadır. Teknolojik gelişmelere baktığımızda yapay zekâ dijitalleşmenin doruk noktası olarak değerlendirilebilir. Elbette gelecek yıllarda o da gelişecek ve dönüşecektir ancak insan aklını ve düşüncesini taklit eden, makinaları âdeta insanlaştıran bir teknoloji olan yapay zekâ bugünkü bilimsel çalışmaların en üst noktasını oluşturmaktadır. Teknolojinin kapsayıcılığının yapay zekâyla birleşmesi sağlıktan finansa, ulaşımdan üretime, gıdadan güvenliğe kadar bütün sektörlerde sınırları zorlayıcı bir etkiye sahiptir. İnsanların yapabileceği maddi hataları en aza indirmeyi hedefleyen bu teknoloji iş dünyası için de önem arz etmektedir. Yapay zekâ bir yandan yeni iş alanlarının doğmasına vesile olurken bir yandan da mevcut iş kollarının çok daha efektif hâle gelmesinin yolunu açmaktadır. Birçok sektörde hız ve verimliliğin artmasının yanı sıra maliyetlerinin de düşmesi, gün geçtikçe yapay zekâ teknolojisinin vazgeçilmez olmasını sağlamaktadır. Böylece, yapay zekânın dâhil edildiği her alanda yeni bir düzen hâkim olmakta ve tüm sektörler yapay zekâ doğrultusunda hareket kazanmaktadır. Verilen bir araştırma önergesinde de en büyük hedeflerden biri yapay zekâ sistemlerinin kullanımı, ekonomik avantajlarının yanı sıra, performans, güvenlik, güvenilirlik, tarafsızlık gibi kritik faktörlere dayanarak tartışmaya açık bir konu hâline gelmesindendir. Veri gizliliği, algoritmik adalet, insan kaynakları yönetimi, iş gücündeki değişiklikler ve eğitim gibi konular ekseninde bu teknolojilerin sürdürülebilir ve kapsayıcı bir şekilde nasıl yönetileceğine dair uzmanlarla değerlendirmeler yapılması ve potansiyel eylem alanlarının belirlenmesi hedeflenmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün yapay zekâ marifetiyle çok önemli başarılar da elde edilmektedir. Sağlık alanında erken teşhis ve tedavi yöntemlerinde yapay zekâdan faydalanılmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda yapılan bir çalışmada yapay zekâ algoritmalarının kanser hastalıkları teşhisinde radyologlardan daha yüksek bir oranda doğru sonuçlar elde ettiği ortaya çıkmıştır. Bu tür başarılar yapay zekânın sağlık alanındaki devrimi olarak nitelendirilmektedir. Eğitimde de benzer örnekler görülmektedir. Yapay zekâ kişiye özel öğrenme deneyimleri sunarak her öğrencinin potansiyelini en üst düzeye çıkarmakta, öğretmenlerin iş yükünü hafifletmektedir. Bazı okullarda kullanılan yapay zekâ destekli uygulamalar öğrencilerin öğrenme stillerine göre özelleştirilmiş ders programları oluşturarak başarı oranlarını artırmaktadır. Tüm bunlar ülkemizin eğitimdeki rekabet gücünü artırması açısından da son derece kritik unsurlardır. Tarım sektöründe de yapay zekâ verimliliği artırmakta ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının geliştirilmesine yardımcı olmaktadır. Örneğin, yapay zekâ tabanlı sistemler hava durumu tahminleri ile bitkinin gelişimini analiz ederek çiftçilere zamanında müdahaleler yapma imkânı sunmaktadır, bu sayede hem üretim artırılmakta hem de kaynakların daha verimli kullanılması sağlanmaktadır.

Yapay zekâyla ilgili üzerinde durulması gereken konulardan bir tanesi de istihdamdır. Türkiye İnsan Kaynakları Envanteri Sistemi verilerine göre, yapay zekâ alanında çalışan personel sayısı 2023 yılında 2017 yılına göre 2 kat artmıştır. Kamu ve özel sektördeki artışlar incelendiğinde, çalışan sayısının özel sektördeki firmalarda yüzde 114, kamu kurumlarında ise yüzde 8 arttığı belirlenmiştir. Bu alanda çalışan nitelikli insan kaynağını daha da güçlendirmek için hep birlikte çalışmalıyız. Bu gelişmeleri göz önünde bulundurarak ülkemizde yapay zekâ araştırmalarını teşvik etmek ve potansiyel zararlarını en aza indirmek için çalışmalar yapılmaktadır.

Millî Teknoloji Hamlesi ve Dijital Türkiye vizyonumuz kapsamında yapay zekâ alanında ülkemizin ilk strateji belgesi olması özelliğini taşıyan Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi yayımlanmıştır. Böylece Türkiye, yapay zekâ stratejisini yayımlayan ülkeler arasına da girmiş bulunmaktadır. Konuyla ilgili tüm paydaşların görüşleri alınarak hazırlanan bu Strateji Belgesi’yle yapay zekâ uzmanlarının yetiştirilmesi ve alanda istihdamının artırılması; araştırma, girişimcilik ve yenilikçiliğin desteklenmesi; kaliteli veriye ve teknik altyapıya erişim imkânlarının genişletilmesi, sosyoekonomik uyumu hızlandıracak düzenlemelerin yapılması, uluslararası iş birliklerinin güçlendirilmesi, yapısal ve iş gücü dönüşümünün hızlandırılması amaçlanmıştır.

Bu Strateji Planı çerçevesinde başlatılan birkaç önemli projeyi sizlerle paylaşmak isterim: TÜBİTAK Yapay Zekâ Enstitüsü 2002-2003 yıllarında açtığı Yapay Zeka Ekosistem Çağrısı’yla sektörel iş birliğini öncelikleyen 28 projeyi desteklemiştir. 2024 yılı Çağrısı’nda da planlamalar paydaşların görüşü alınarak devam etmektedir. Bu eğitim yılında, bu dönemde YÖK’ün koordinasyonuyla yapay zekâ alanında 71 adet yeni lisans ve ön lisans programı açılmıştır. Millî Eğitim Bakanlığımız, 15 binden fazla öğretmene yapay zekâ alanında hizmet içi eğitim vermiştir. 81 ilde faaliyet gösteren yaklaşık 20 bin öğrencinin eğitimine devam ettiği DENEYAP atölyelerinde de yapay zekâ dersleri başlamıştır. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisinin koordinasyonunda Uzaktan Eğitim Kapısı üzerinden kamu çalışanlarına yönelik yapay zekâ farkındalık eğitimleri de sunulmaktadır. Dijital Dönüşüm Ofisi ve TÜİK’in koordinasyonunda kamunun büyük veri analitik kapasitesini güçlendirecek olan Kamu Veri Alanı projesi de çalışmaya başlamıştır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın koordinasyonunda Türkiye için ulusal bir büyük dil modeli geliştirmek üzere teknik altyapı oluşturma çalışmaları da hayata geçirilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; güçlü bir yapay zekâ politikasıyla yalnızca teknolojik gelişmelerde değil, aynı zamanda ulusal güvenliğimiz, sosyal eşitliliğimiz ve ekonomik istikrarımız için önemli kazanımlar elde edeceğiz. Bu nedenle, yapay zekâ araştırmalarının desteklenmesi, eğitim ve öğretimin artırılması ve hukuki altyapının güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu, ülkemizin güçlü ve bağımsız bir geleceğe ulaşması için atılacak önemli bir adımdır. Bugün yapay zekâ alanında yapacağımız çalışmalar yarınlarımızın daha güçlü bir şekilde inşa edilmesini sağlayacaktır. En son yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonunda yayınlanan bildirinin 7’nci maddesinde yapay zekânın ele alınması bu konunun önemli adımlarından biridir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler kürsüsünde de söylediği gibi, yapay zekâ dâhil çığır açan ileri teknolojilerin dönüştürücü gücünden tüm milletlerin eşit şekilde yararlanması gerektiği kanaatindeyiz.

Şimdiden, ülkemizin yapay zekâ ekosistemine destek verecek tüm kamu ve özel kuruluşlarımızla akademisyenlerimize ve konuyu çalışan gençlerimize destekleri için teşekkür ediyorum. Dijital Türkiye vizyonumuzu gerçekleştirmek için bu muazzam gücü sorumlu bir şekilde kullanmayı ve hep birlikte mutlak başarıya ulaşmayı ümit ediyorum.

Bu düşüncelerle araştırma komisyonumuzun kurulmasındaki desteklerinizi bekliyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Paker, teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Meclis araştırması önergeleri üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Meclis araştırması açılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Meclis araştırmasını yapacak komisyonun 22 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Komisyonun çalışma süresinin başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Komisyonun gerektiğinde Ankara dışında çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


Av. Ertuğrul Harman sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Av. Ertuğrul Harman
İstanbul Barosu üyesi avukat. Türkiye ve ABD'de sertifikalı arabulucu. LLM Exeter (İngiltere), LLM(c) TAMU (ABD), PhD(c) İ.Ü. 2004 yılından beri İstanbul'un önde gelen bürolarında edindiği deneyimle Türkçe ve İngilizce avukatlık ve arabuluculuk hizmetleri sunuyor. Amerika merkezli olmakla birlikte çalışmalarını her iki ülkede de sürdürmektedir.