Tüketici hakem heyetlerine başvuru

Bu yazıda tüketici hakem heyetlerine ve tüketici mahkemelerine başvuru konusunda bazı bilgiler vermek istiyorum.

Tüketicilerden alınan kart aidatı, dosya masrafı gibi banka ücretlerine ilişkin son düzenlemelerle ilgili güncel durum hakkında bilgi arıyorsanız şu yazımı okuyabilirsiniz.

Hangi hakem heyetine başvurulmalı?

Tüketici hakem heyetlerine başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir. (Kanun m. 68/3).

Başvuru yapılabilecek ilçede tüketici hakem heyetinin kurulmamış olması halinde tüketiciler o ilçe kaymakamlığına başvuru yapabilir. Yapılan bu başvurular, kaymakamlıklarca gereği yapılmak üzere Bakanlıkça belirlenen yetkili tüketici hakem heyetine intikal ettirilir. (Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliği 7/3).

Başvurunun Kabulü Zorunlu

Tüketici hakem heyetleri, görev ve yetki alanına giren başvuruları gereğini yapmak üzere kabul etmek zorundadır. Hakem heyeti, görev ve yetki alanı dışında kalan başvuruları, tüketicinin başvuru yapabileceği yerleri de belirterek başvuru sahibine iade eder (Yönetmelik 6/5).

Hakem Heyetinin Görev Alanı

Tüketici hakem heyetleri, “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak” ile görevlidirler (Kanun m. 66/1).

Yetkili Hakem Heyeti

İl tüketici hakem heyetleri il sınırları içinde, ilçe tüketici hakem heyetleri ise ilçe sınırları içinde yetkilidir. Tüketici hakem heyeti kurulmayan ilçelerde Bakanlıkça o ilçe için belirlenen tüketici hakem heyeti yetkilidir (Yönetmelik m. 7/1).

Hakem heyetine başvurmanın riski…

Hakem heyetine başvurmak ücretsizdir. Ancak bu başvuru parasal olarak tamamen risksiz de sayılmaz. Başvurunuz hakem heyeti tarafından kabul edilirse karşı tarafın bu karara karşı tüketici mahkemesinde itiraz hakkı vardır. Bu itiraz sonucu eğer tüketici mahkemesi sizi haksız bulursa, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücreti ödemeniz gerekebilecektir.

Bu konuda Kanunun 70/6. maddesi şöyle:

Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir.

Yönetmelik m. 28/son cümle gereğince maktu vekalet ücreti ödenmeyecektir:

Tarifenin maktu vekâlete ilişkin hükümleri uygulanmaz.

Eğer tüketici mahkemesinde duruşma yapılmaksızın karar verilirse, tüketicinin ödemesi gereken vekalet ücreti “dilekçe yazma ücreti” ile sınırlı olacaktır.

“Davalı vekili dosyaya vekaletname ibraz ederek davaya cevap vermiş, ancak mahkemece duruşma açılmadığı için duruşmalara katılmamıştır. Buna göre davalı yararına dilekçe yazma ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından …” (Yargıtay 13. H.D. E. 2013/30266 K. 2013/32419 T. 24.12.2013)

Kanımca bu ücretin tüketici tarafından değil hazine tarafından ödenmesi, tüketicinin hak aramaya teşvik edilmesi bakımından yerinde olurdu. Tüketicilerin ve tüketici derneklerinin bu konuda girişimde bulunması uygun olabilir.

Tatbikatta tüketiciler vekalet ücreti ödeme riski nedeniyle hakem heyetlerinde hak aramaktan kaçınabilmektedirler. Bazen de hakem heyetleri, tüketici lehine karar vermeleri halinde mahkemede tüketici aleyhine sonuç çıkarsa tüketicinin vekalet ücreti ödemesi gerekeceğinden tüketici lehine karar vermekten imtina edebilmektedirler.

Başvuru dilekçesi

Uyuşmazlıklarla ilgili başvuru, uyuşmazlık konusunu içeren dilekçenin, varsa delil oluşturan ilgili belgelerle birlikte tüketici hakem heyetine verilmesiyle yapılır. Tüketici hakem heyetlerine yapılacak başvurular yönetmelik ekinde yer alan form kullanılarak yapılabilir (Formu indirmek için tıklayın). Başvuru formu kullanılmadan yapılan başvurularda; başvuru sahibinin adı, soyadı, TC Kimlik Numarası, adresi ve varsa diğer iletişim bilgileri, uyuşmazlık değeri ve talebi ile şikayet edilene ilişkin bilgilere yer verilmesi zorunludur.

Aynı konuda birden fazla hakem heyetine başvurulursa?

Tüketici aynı uyuşmazlık konusu ile ilgili olarak birden çok tüketici hakem heyetine başvuramaz. Aksi takdirde diğer taraf lehine derdestlik itirazında bulunma hakkı doğar. (Yönetmelik m. 11)

Tüketicinin aynı uyuşmazlık konusu ile ilgili olarak aynı tüketici hakem heyetine birden fazla başvuru yapması durumunda da aynı sonuç doğar. (Yönetmelik m. 11)

Elektronik ortamda yapılan başvurular…

Elektronik ortamda yapılan başvuruların e-devlet kapısı üzerinden veya Tüketici Bilgi Sistemi ile yapılması zorunludur. Bu başvuruların geçerli olabilmesi için uyuşmazlıkla ilgili başvuru formunun eksiksiz olarak doldurulması, varsa bilgi ve belgelerin sisteme yüklenmiş olması ve yapılan başvurunun başvuru sahibi tarafından, güvenli elektronik imza veya mobil imza ile imzalanmış olması gerekir.

Güvenli elektronik veya mobil imza ile imzalanmamış başvuruların geçerli olabilmesi için sistem tarafından oluşturulan başvuru formunun çıktısının alınarak ıslak imza ile imzalandıktan sonra on beş gün içinde varsa bilgi ve belgelerle birlikte ilgili tüketici hakem heyetine posta yoluyla veya elden ulaştırılması gerekir. Aksi halde başvuru işleme alınmaz (Yönetmelik m. 11).

Sonuç olarak, her hâlükârda yazılı başvuru yapılması gerektiğinden doğrudan elden veya posta yoluyla yazılı başvuru yapmak yerine bu yolun seçilmesinin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Üstelik güvenli elektronik imza veya mobil imza gerekliliği bulunmaktadır. Bu gerekliliği karşılayabilmek için tüketicilerin bu hizmetleri satın alıyor olmaları zorunludur.

Kanaatimce başvurunun işleme konulabilmesi için basılı belgelerin teslimi zorunluluğunun kaldırılması, bu yolun kullanışlı ve anlamlı hale getirilmesi için şarttır. Kaldı ki geçerli elektronik imza, hukukumuzda ıslak imza yerine geçmektedir.

Mahkemeye de gidilebilir…

Dilerseniz, hakkınızı aramak için tüketici hakem heyeti yerine doğrudan tüketici mahkemesinde  dava açabilirsiniz.

Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir (Kanun m. 73/1).

Tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilir. (Kanun m. 73/5).

Mahkemelerde harç muafiyeti…

Tüketici mahkemeleri nezdinde tüketiciler tarafından açılan davalar 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununda düzenlenen harçlardan muaftır ( 6502 s. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 73/2).

Herhangi bir sorunuz olursa İletişim sayfasından bana ulaşabilirsiniz.

Tüketici Hakem Heyeti Başvuru Sınırları 2015

Tüketici Hakem Heyeti Başvuru Sınırları 2015:

Tüketici hakem heyetlerine başvuru için 2015 yılında uygulanacak maddi sınırlar bugün yayınlanan ve 1 Ocak 2015’te yürürlüğe girecek TGM-2014/2 sayılı tebliğ ile belirlendi.

Tüketici hakem heyetlerinin, uyuşmazlıklara bakmakla görevli ve yetkili olmalarına ilişkin parasal sınırlar;

a) İlçe tüketici hakem heyetleri için üst parasal sınır, 2.200 Türk Lirası,

b) Büyükşehir statüsünde olan illerdeki il tüketici hakem heyetleri için parasal sınır, 2.200 Türk Lirası ile 3.300 Türk Lirası arası,

c) Büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerindeki il tüketici hakem heyetleri için üst parasal sınır, 3.300 Türk Lirası,

ç) Büyükşehir statüsünde olmayan illere bağlı ilçelerdeki il tüketici hakem heyetleri için parasal sınır, 2.200 Türk Lirası ile 3.300 Türk Lirası arası olarak tespit edilmiştir.

Tüketici hakem heyetlerine ve tüketici mahkemelerine başvuru konusunda bazı önemli ve pratik bilgiler için şu yazımı okuyabilirsiniz.

Tüketicilerden alınan kart aidatı, dosya masrafı gibi banka ücretlerine ilişkin son düzenlemelerle ilgili güncel durum hakkında bilgi arıyorsanız şu yazımı okuyabilirsiniz.

Tüketici hakem heyetlerine başvururken bu parasal sınırları dikkate almak önem taşır. Bu nedenle başvuru yapılmadan önce bu miktarların kontrol edilmesi gerekir.

Türk Borçlar Kanunu’nun ertelenen hükümleri

Yeni Türk Borçlar Kanunu’nun kira sözleşmelerine ilişkin bazı hükümlerinin yürürlük tarihi ertelenmişti.

Hangi hükümler ertelenmişti?

  • Kira ilişkisinin devri (m. 323)
  • Kiralananın sözleşmenin bitiminden önce geri verilmesi (m. 325)
  • Önemli sebep nedeniyle olağanüstü fesih (m. 331)
  • Bağlantılı sözleşme (m. 340)
  • Kiracının güvence (depozito) vermesi (m. 342)
  • Kira bedeli dışında kiracı aleyhine değişiklik yasağı (m. 343)
  • Kira artışlarına ilişkin hüküm (m. 344)
  • Kiracı aleyhine olan muacceliyet şartı, cezai şart gibi bazı hükümlerin geçersizliği (m. 346)
  • Dava sebeplerinin sınırlılığı (m. 354)

Hangi kira sözleşmeleri için erteleme söz konusu?

Erteleme, sadece kiracının Türk Ticaret Kanununda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiraları için geçerli. Diğer kira sözleşmeleri için erteleme söz konusu değil.

Ne kadar süreyle ertelendi?

8 yıl.

Erteleme ne zaman bitiyor?

Çoğu durumda 1 Temmuz 2020 tarihinde… Neden “çoğu durumda” diye düşünüyorsanız yazının devamını okuyunuz.


Bu hükümlerin yürürlüğe girmesini erteleyen torba yasaları ve onların yürürlük tarihlerini incelediğimizde, uygulamada gözden kaçması muhtemel, az sayıda olayda da olsa önem taşıyabilecek bazı ayrıntılar bulunuyor.

Türk Borçlar Kanununu  bazı hükümlerini erteleyen ilk yasa, 6217 sayılı torba kanundu. Bu kanunun ilgili hükmü şu idi:

KANUN NO: 6217 YARGI HİZMETLERİNİN HIZLANDIRILMASI AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN Kabul Tarihi: 31 Mart 2011 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 14 Nisan 2011 – Sayı: 27905

GEÇİCİ MADDE 2 – Kiracının Türk Ticaret Kanununda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 322, 324, 330, 339, 341, 342, 343, 345, 346 ve 353 üncü maddeleri 1/7/2012 tarihinden itibaren 5 yıl süreyle uygulanmaz. Bu halde, kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümleri tatbik olunur.

MADDE 32 – Bu Kanunun 14 üncü ve 19 uncu maddeleri 1/10/2011 tarihinde, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Bu madde daha sonra aşağıdaki şekilde değişti:

KANUN NO: 6353 BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN Kabul Tarihi: 4 Temmuz 2012 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 12 Temmuz 2012 – Sayı: 28351

MADDE 53 – 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 2 – Kiracının Türk Ticaret Kanununda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 342, 343, 344, 346 ve 354 üncü maddeleri 1/7/2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz. Bu halde, kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümleri tatbik olunur. Kira sözleşmelerinde hüküm olmayan hallerde mülga Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.

MADDE 89 – Bu Kanunun 43 üncü maddesi 1/1/2013 tarihinde, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Ve Borçlar Yasası, yürürlükle ilgili şu hükmü getirmişti:

Türk Borçlar Kanunu MADDE 648- Bu Kanun 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girer.

SONUÇ:

Yukarıdaki hükümleri birlikte değerlendirdiğimizde, TBK’nın yürürlüğe girdiği 1 Temmuz 2012 tarihi ile, 6353 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 12 Temmuz 2012 arasındaki günlerde, 6217 sayılı Yasa’nın Geçici 2. maddesinin yürürlükte olduğu sonucu çıkarılabilir.

Bu tarihler arasında gerçekleşmiş işlemler bakımından dikkat etmek gerekecek önemli bir ayrıntı bu…

Her iki torba yasadaki ertelenen madde numaralarının farklı olduğuna da dikkat etmek gerekiyor.

Bu tarihlerde gerçekleşmiş işlemlerin yargılamaya konu olması durumunda, yürürlükle ilgili olarak çok ilginç hukuki tartışmalar yaşanması muhtemeldir.