KDV matrahına ÖTV’nin dâhil edilmesi

Katma değer vergisi, özel tüketim vergisine tabi ürünlerde mal bedeli ve özel tüketim vergisi toplamı üzerinden ayrıca hesaplanmaktadır. Başka bir anlatılma özel tüketim vergisi, katma değer vergisi matrahına dâhil edilmektedir.

KDV matrahına sadece özel tüketim vergisi değil, damga vergisi, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu hükümlerine göre alınan yangın sigortası vergisi, eğlence vergisi, elektrik ve havagazı tüketim vergisi ile haberleşme vergisi gibi mal ve hizmet satışına bağlı olarak ortaya çıkan vergi, resim, harç, pay ve fon karşılıkları da dâhil edilmektedir.

İstanbul 2. Vergi Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak KDV matrahına diğer vergilerin dâhil edilmesini düzenleyen hükmün iptalini dilemiş, Anayasa Mahkemesi, 2014/198 sayılı kararıyla bu başvuruyu oy birliğiyle reddetmiştir.

Anayasa Mahkemesi gerekçesinde özetle iki vergi de aynı kaynaktan alınmakla birlikte iki verginin yapısının farklı olduğunu, dolasıyla mükerrer vergilendirmeden bahsedilemeyeceğini, ÖTV’nin maliyete dâhil olduğunu ve satış bedelini etkilediğini, 2006/112/EC sayılı AB Yönergesi gereği KDV matrahına diğer vergilerin dâhil olduğunu, dolayısıyla sistem bütünlüğünün gereği olduğunu belirtmiştir.

Avrupa Birliği mevzuatına baktığımızda 2006/112/EC sayılı AB Yönergesi’nin 78. maddesi ve 6 sayılı AB Yönergesi 11(A)(2)(a) hükmüne göre KDV matrahına “diğer vergilerin” de dâhil olduğunu görürüz. Ancak AB hukukunda direktifte yer verilen “diğer vergiler” ifadesinin belirli sınırları bulunmaktadır ve her vergi otomatik olarak bu kapsamda değerlendirilmemektedir.

Avrupa Birliği Adalet Divanı, 2010:106 ve 2013:789 sayılı kararlarında, bir verginin KDV matrahına dâhil edilip edilmeyeceği sorunu üzerinde dururken, verginin KDV matrahına dâhil edilebilecek nitelikte bir vergi olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, katma değeri temsil etmeyen veya sağlanan mal veya hizmetin alınması karşılığında ödenen bedelin kapsamında olmayan vergilerin bu matraha dâhil olabilmesi için tedarik ile doğrudan bağlantısı olması gerektiğini belirtmiştir.

Örneğin 2010:106 sayılı Adalet Divanı kararına göre, matraha dâhil edilen vergi mevzuat gereği mal veya hizmeti sunan tarafça kendi adına ve hesabına ödeniyor ise bu vergi ile KDV arasında karine olarak doğrudan bağlantı var sayılır. 2013:789 sayılı karara göre ise, KDV doğmasına neden olan olay ile matraha dâhil edilmesi söz konusu olan verginin doğmasına neden olan olayın aynı olması ve böylece her iki verginin de aynı anda doğmasına neden olması, doğrudan bağlantının varlığını gösterir.

İstenmeyen iletiler için para cezası yürürlüğe giriyor

Siz de benim gibi cep telefonunuza ve e-posta adresinize gönderilen SPAM iletilerden, “SMS”lerden, reklam, tanıtım mesajlarından, çağrı merkezi, kampanya, promosyon aramalarından ve benzeri istenmeyen iletiler ile karşılaşmaktan bıkıp usandıysanız size iyi bir haberim var.

6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun 1 Mayıs 2015 günü nihayet yürürlüğe giriyor. Kanunun getirdiği en önemli yeniliklerden biri, izniniz olmadan size ulaşan “ticari elektronik iletileri” gönderenlerin cezai yaptırıma tabi tutulması…

Yasa kapsamındaki “ticari elektronik iletiler”, ” telefon, çağrı merkezleri, faks, otomatik arama makineleri, akıllı ses kaydedici sistemler, elektronik posta, kısa mesaj hizmeti gibi vasıtalar kullanılarak elektronik ortamda gerçekleştirilen ve ticari amaçlarla gönderilen veri, ses ve görüntü içerikli iletiler” olarak tanımlıyor.

Yasanın izinsiz ileti gönderilmemesine ilişkin 6/1. maddesi şöyle:

MADDE 6 (1) Ticari elektronik iletiler, alıcılara ancak önceden onayları alınmak kaydıyla gönderilebilir. Bu onay, yazılı olarak veya her türlü elektronik iletişim araçlarıyla alınabilir. Kendisiyle iletişime geçilmesi amacıyla alıcının iletişim bilgilerini vermesi hâlinde, temin edilen mal veya hizmetlere ilişkin değişiklik, kullanım ve bakıma yönelik ticari elektronik iletiler için ayrıca onay alınmaz.

Bu maddeye aykırılık durumunda, iletiyi gönderen kişi veya kuruma, bin Türk lirasından beş bin Türk lirasına kadar idari para cezası verilmesi gerekiyor.

Kanun, kişilere ticari elektronik iletileri almayı reddetme hakkı da tanıyor.

Alıcının ticari elektronik iletiyi reddetme hakkı

MADDE 8 (1) Alıcılar diledikleri zaman, hiçbir gerekçe belirtmeksizin ticari elektronik iletileri almayı reddedebilir.

(2) Hizmet sağlayıcı ret bildiriminin, elektronik iletişim araçlarıyla kolay ve ücretsiz olarak iletilmesini sağlamakla ve gönderdiği iletide buna ilişkin gerekli bilgileri sunmakla yükümlüdür.

(3) Talebin ulaşmasını müteakip hizmet sağlayıcı üç iş günü içinde alıcıya elektronik ileti göndermeyi durdurur.

Bu maddeye göre, gönderilen bütün iletilerde reddetme usulünün açıkça belirtilmesi gerekiyor. Reddetme işleminin en geç 3 iş günü içerisinde uygulanması da zorunlu tutuluyor. Bu maddeye aykırılık ise iki bin Türk lirasından on beş bin Türk lirasına kadar idari para cezasına tabi.

Kanunun uygulanmasında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı görevli ve yetkili.

Bakanlığın yönetmelik çıkartarak uygulamaya yönelik ayrıntılar hakkında düzenleme yapması gerekiyor ancak bu yönetmelik henüz yayımlanmadı. Yönetmelikle farklı bir düzenleme yapılana kadar kanunla ilgili şikayetler doğrudan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na iletilebilir.

T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
Dumlupınar Bulvarı No: 151 Eskişehir Yolu 9. Km Çankaya/ANKARA

adresine yazılı olarak şikayette bulunabilirsiniz.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İl Müdürlüklerine de dilekçenizi ulaştırabilirsiniz.

Dilekçeniz ekinde size gönderilen iletinin bir çıktısına yer vermeniz ve bu iletiyi cihazınızda saklamanız yerinde olur.

İş Kanunu’nda mazeret izni değişikliği

Resmî Gazete’de dün yayımlanan bir değişiklikle 4857 sayılı İş Kanunu’ndaki

m. 55/1-ı: “İşçilerin evlenmelerinde üç güne kadar, ana veya babalarının, eşlerinin, kardeş veya çocuklarının ölümünde üç güne kadar verilecek izinler.”

ifadesi metinden çıkartılarak aşağıdaki madde eklendi:

Mazeret izni

EK MADDE 2 – İşçiye; evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü hâlinde üç gün, eşinin doğum yapması hâlinde ise beş gün ücretli izin verilir. İşçilerin en az yüzde yetmiş oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun tedavisinde, hastalık raporuna dayalı olarak ve çalışan ebeveynden sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde on güne kadar ücretli izin verilir.